Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

ince bir uç

  • 1 ince bir tabaka ile kaplamak

    v. film

    Turkish-English dictionary > ince bir tabaka ile kaplamak

  • 2 ince

    1) ( kalın karşıtı) dünn; ( minare) schlank
    \ince bir kitap ein dünnes Buch
    \ince yapılı schlank gebaut
    2) ( ses) fein, dünn; ( ünlü) hell; ( tiz) hoch
    3) ( iri karşıtı) fein
    \ince kum feiner Sand
    4) ( sıvılar için) dünnflüssig
    5) ( hafif) leicht
    6) ( fig) ( zarif) fein
    7) ( fig) ( ayrıntılı) fein
    \ince eleyip sık dokumak verhackstücken

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ince

  • 3 ince

    изощрённый то́нкий
    * * *
    1.
    1) врз. то́нкий

    ince değnek — то́нкая па́лка

    ince kitap — то́нкая кни́га

    ince adam — то́нкий челове́к

    ince sanaat — то́нкое / изя́щное иску́сство

    ince zevk — изы́сканный вкус

    2) ме́лкий

    ince kum — ме́лкий песо́к

    ince un — мука́ ме́лкого помо́ла

    ince tuz — ме́лкая соль

    3) изы́сканный, изя́щный, утончённый

    ince damak — разбо́рчивый / привере́дливый в еде́

    ince yemek — изы́сканное ку́шанье

    4) о́стрый, проница́тельный; у́мный

    ince bir alay — то́нкий ю́мор

    ince görüş — проница́тельный взгля́д

    5) высо́кий, ре́зкий, пронзи́тельный ( о голосе)
    2.
    1) то́нко
    2) ме́лко
    3) дета́льно, подро́бно, тща́тельно

    ince eleyip sık dokumak — тща́тельно выполня́ть работу, де́лать на со́весть

    Türkçe-rusça sözlük > ince

  • 4 lâtif

    1. رضي [رَضِيّ]
    Anlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
    2. زين [زَيْن]
    Anlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
    3. سائغ [سائِغ]
    Anlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
    4. لطيف [لَطِيف]
    Anlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan

    Türkçe-Arapça Sözlük > lâtif

  • 5 acur

    1. خيار [خِيَار]
    Anlamı: kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, sarımtrak, yeşil lekeli ince bir çeşit hıyar
    2. قثاء [قِثَّاء]
    Anlamı: kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, sarımtrak, yeşil lekeli ince bir çeşit hıyar

    Türkçe-Arapça Sözlük > acur

  • 6 latif

    latif [lã-] adj
    anmutig, ansprechend; ( ince bir güzelliği olan) grazil

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > latif

  • 7 poplin

    بوبلين [بُوبْلِين]

    Türkçe-Arapça Sözlük > poplin

  • 8 akmak

    1. أهمع [أَهْمَعَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    2. انبجس [اِنْبَجَسَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    3. اندفع [اِنْدَفَعَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    4. انساب [اِنْسابَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    5. انسجم [اِنْسَجَمَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    6. انفجر [اِنْفَجَرَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    7. انهمر [اِنْهَمَرَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    8. بثق [بَثَقَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    9. ترقرق [تَرَقْرَقَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    10. تفجر [تَفَجَّرَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    11. تهطل [تَهَطَّلَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    12. ثج [ثَجَّ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    13. جرى [جَرَى]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    14. در [دَرَّ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    15. دفق [دَفَقَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    16. ساب [سابَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    17. ساح [ساحَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    18. سال [سالَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    19. سجم [سَجَمَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    20. سح [سَحَّ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    21. وزب [وَزَبَ]
    Anlamı: (sıvı veya ince taneli maddeler için) bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Türkçe-Arapça Sözlük > akmak

  • 9 bölme

    Türkçe-Arapça Sözlük > bölme

  • 10 kıymak

    1. أباد [أَبَادَ]
    2. اعتسف [اِعْتَسَفَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    3. تعسف [تَعَسَّفَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    4. حاف [حافَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    5. ضام [ضامَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    6. ظلم [ظَلَمَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    7. عسف [عَسَفَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    8. غشم [غَشَمَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek
    9. فرم [فَرَمَ]
    10. قتل [قَتَلَ]
    11. قرط [قَرَّطَ]
    12. قطع [قَطَّعَ]
    13. هرم [هَرَّمَ]
    14. هرم [هَرَمَ]
    15. وتر [وَتَرَ]
    Anlamı: acımayarak büyük bir kötülük etmek, zulmetmek

    Türkçe-Arapça Sözlük > kıymak

  • 11 sargı

    1. رفادة [رِفَادَة]
    Anlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
    2. عصاب [عِصَاب]
    Anlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
    3. عصابة [عِصَابَة]
    Anlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
    4. كماد [كِمَاد]
    Anlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
    5. لفافة [لِفَافَة]
    Anlamı: esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit

    Türkçe-Arapça Sözlük > sargı

  • 12 zağ

    1. براية [بُرَايَة]
    Anlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçaları
    2. خراشة [خُرَاشَة]
    Anlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçaları
    3. خراطة [خُرَاطَة]
    Anlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçaları
    4. سحالة [سُحَالَة]
    Anlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçaları
    5. نحاتة [نُحَاتَة]
    Anlamı: taş üzerinde bilenen bir kesici aracın keskin yüzüne yapışan çok ince çelik parçaları

    Türkçe-Arapça Sözlük > zağ

  • 13 çavuş üzümü

    1. كرم [كَرْم]
    Anlamı: kabuğu ince, iri taneli bir çeşit üzüm
    2. كرمة [كَرْمَة]
    Anlamı: kabuğu ince, iri taneli bir çeşit üzüm
    3. عنب [عِنَب]
    Anlamı: kabuğu ince, iri taneli bir çeşit üzüm

    Türkçe-Arapça Sözlük > çavuş üzümü

  • 14 dere otu

    1. شبت [شِبِتّ]
    Anlamı: maydanozgillerden, ince yapraklı bazı yemeklere konulan güzel kokulu bir bitki
    2. شمار [شَمَار]
    Anlamı: maydanozgillerden, ince yapraklı bazı yemeklere konulan güzel kokulu bir bitki
    3. شمرة [شُمْرَة]
    Anlamı: maydanozgillerden, ince yapraklı bazı yemeklere konulan güzel kokulu bir bitki

    Türkçe-Arapça Sözlük > dere otu

  • 15 şiş

    1. تورم [تَوَرُّم]
    Anlamı: şişmiş olan yer, şişlik
    2. سفود [سَفُّود]
    3. سيخ [سِيخ]
    4. شيش [شِيش]

    Türkçe-Arapça Sözlük > şiş

  • 16 cımbız

    1. ملقط [مِلْقَط]
    Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa
    2. منتاف [مِنْتَاف]
    Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa

    Türkçe-Arapça Sözlük > cımbız

  • 17 dilim

    1. شرحة [شَرْحَة]
    Anlamı: bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça
    2. شريحة [شَرِيحَة]
    Anlamı: bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça

    Türkçe-Arapça Sözlük > dilim

  • 18 keskin

    1) scharf
    \keskin bir zekâ ein scharfer Verstand
    dili kılıçtan \keskin olmak ( fig) o ( fam) eine spitze Zunge haben
    ustura gibi \keskin scharf wie ein Rasiermesser
    2) ( tiz) schrill
    ince ve \keskin bir kadın sesi eine hohe und schrille Frauenstimme
    3) ( fig) ( rüzgâr) scharf
    gözü \keskin olmak scharfe Augen haben
    4) ( fig) ( yüz hatları) markant
    5) ( fig) ( etkili) aufdringlich, penetrant
    \keskin bir ağrı/koku/zekâ ein durchdringender Schmerz/Geruch/Verstand
    6) ( fig) ( sert) streng
    \keskin bir koku ein strenger Geruch
    7) ( fig) ( viraj) scharf
    \keskin dönüş yapmak scharf abbiegen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > keskin

  • 19 ayrıntı

    Einzelheit f, Detail nt
    \ayrıntılara inmek ins Detail gehen
    \ayrıntıya girmek ins Detail gehen
    bütün \ayrıntılarıyla in allen Einzelheiten
    bir şeyi çok ince \ayrıntıları ile anlatmak etw sehr ausführlich erzählen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ayrıntı

  • 20 nazik

    nazik <- ği> [na:zik] adj
    1) höflich
    2) ( ince yapılı) zierlich; ( narin) fein
    3) ( kırılabilen) zerbrechlich
    4) ( kritik) delikat, heikel
    bu \nazik bir iş das ist eine delikate Angelegenheit

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > nazik

См. также в других словарях:

  • ince — sf. 1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2) Zayıf Sarışın, kuru, ince bir kadındı. Y. K. Beyatlı 3) Taneleri ufak, iri karşıtı İnce un. İnce kum. 4) Aşırı özen gerektiren …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak — bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu. O. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bir tutam — sf. Çok az Bir tutam saçın kafa derisinden koptuğunu, ince, sıcak bir yanma olarak duydu. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ince gül yağı — is. Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ince düşünmek — çok detaylı bir biçimde düşünmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalın incelene kadar ince üzülür — bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirirek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boynu kıldan ince olmak — haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek) — ince bir davranış veya güzel bir sözle birinin sevgisini kazanmak, ilgisini çekmek Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • didirmek — ince bir delikten fışkırtmak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • Dudu (album) — Dudu Studio album by Tarkan Released 1 July 2003 Recorded Recorded at Sari Ev and Imaj Studios ( …   Wikipedia

  • dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»